Sen yaz gibi güzelsin


Ben hüzünlü sonbahar,
Sen yaz gibi güzelsin.
Sana bakmaya kıyamam.
Sen hayat veren güneşsin.

Bir türküsün dilimde,
Sözü hoş, gönlü duru.
Hasretin tüter gözlerimde,
Uzak yollara doğru.

Güzel bir dilek tuttum.
Sonunda kavuşmak var.
Kendimi yollara vurdum.
Yeter ki sen gel bu bahar.

Sana tez kavuşmak için,
Yollarda susuz kaldım.
Çatladı kuruyan dudaklarım.
Dağları, taşları aştım.

Umudum hiç bitmedi.
Baharda açan çiçekler gibi.
Seninle göz göze gelince,
Biter bu hasret belki.

Sıcak o yaz akşamı,
Sana ilk kez vuruldum.
Farkında mısın, bilmem.
Sensin benim son umudum.

Mustafa Kaynak, 18 Kasım 2024

Sonbahar gibi hüzünlüyüm

Mevsimler çok çabuk geçti.
Doyasıya bir bahar yaşayamadım.
Yaşadığım tüm baharlar,
Tozlu albümde unutulmuş,
Renksiz birer resim gibiydi.
Koca bir ömür böyle tükendi.

Yıllar önce birlikte,
Aynı havayı soluduğumuz halde,
Sanki başka gezegende yaşıyordum.
Farkına bile varamamıştım.
Yanı başımda duran saf güzelliği,
Göremeyecek kadar kör olmuştum.

Şimdiki halimi sorarsan,
Çok değişen bir şey yok.
Derin bir kuyuya düşmüş gibiyim.
Her yer zifiri karanlık.
Yolumu aydınlatacak bir ışık arıyorum.
Bir türlü çıkış yolu bulamıyorum.

Sessiz çığlıklarım,
Karanlık boşlukta yankılanıyor.
Kulaklarımda çınlayan uğultular,
İçimde kopan fırtınalar,
Sanki dipsiz bir kuyuda,
Beni girdabın içine çekiyor.

Sensiz geçen zamanı,
Hiç yaşamamış gibiyim.
Her akşam yollardayım.
Amaçsız bir şekilde,
Boş sokaklarda yürüyorum.
Kaldırımlar bana eşlik ediyor.

Karanlık üzerime çökerken,
Rüzgâr hüzünlü bir şarkı fısıldıyor.
Arkamda yürüyen gölgeler,
Kaldırımlarda ayak seslerim,
Dudaklarımdan dökülen şiirlerim,
Gecenin sessizliğini bozuyor.

Bazen uzaklara dalıp gidiyorum.
Yine sen aklıma geliyorsun.
Hasretin gözümde tütüyor.
Bu günlerde dikkatim çok dağılıyor.
Gecem, gündüzüm,
Hep seni düşünmekle geçiyor.

Ellerimi uzatmak istiyorum.
Sana bir türlü ulaşamıyorum.
Yıldızlar kadar uzaksın.
Aslında seni anlıyorum.
Bana bir arkadaş kadar yakınsın.
Seni kaybetmek istemiyorum.

Bilmeni istediğim bir şey var.
Her nefes alışımda,
Kalbim hep senin için atacak.
Şu üç günlük dünya hayatımda,
Kalan ömrümü,
Seninle birlikte geçirmek isterdim.

İçimde sürekli bir sıkıntı var.
Sonbahar gibi hüzünlüyüm.
Yaprakları dökülmüş,
Yorgun bir çınar ağacı gibiyim.
Dallarımı taşıyacak gücüm kalmadı.
Sert rüzgârlara karşı duramıyorum.

Geriye dönüp baktığımda,
Hayatımda kocaman bir boşluk var.
O boşluğu senin doldurmanı isterdim.
Seninle gülmek, seninle üzülmek,
Uzun uzun sohbetler etmek,
Hayatı birlikte yaşamak isterdim.

Ne yazık ki,
Bu ömür sensiz geçti.
Aylar, yıllar hızla tükendi.
Deli gönül laf dinlemiyor.
Hâlâ gözleri yollarda,
Gelirsin diye bekliyor seni.

Sen içini ferah tut.
Ben uzaktan sevmeye alıştım.
Bu benim bahtsız yazım.
Sana rahatsızlık vermem.
Mutlu olmanı istiyorum.
Seni üzmek istemem.

İçinde gam, keder olmasın.
Yüzünde güller açsın.
Sana gülmek yakışıyor.
Hep böyle kal,
Hiç üzülme sakın.
Gözlerinde mutluluk,
Yüzünde tebessüm eksik olmasın.

Mustafa Kaynak, 20 Ekim 2023

Seni hasretle bekliyorum


Bir gün beni hatırlarsan,
Gözlerin boşluğa daldığında,
Gökten bir yıldız kayarsa,
Bil ki karanlık bir kuyuya düştüm.
Gün yüzüne çıkamıyorum.

Bir gün geçmişi anarsan,
Hüzünlü bir şarkı çaldığında,
Gözlerin uzaklara dalarsa,
Bil ki gurbette yapayalnızım.
Seni çok özlüyorum.

Bir gün yolda kalırsan,
Boş sokaklarda yürürken,
Ansızın karanlık çökerse,
Bil ki yolumu kaybettim.
Her yerde seni arıyorum.

Bir gün denizle buluşursan,
Dalgalar kıyıya vurduğunda,
Yüzüne yağmur yağarsa,
Bil ki sana sırılsıklam aşığım.
Seni çok seviyorum.

Bir gün bahara kavuşursan,
Kırlarda çiçekler açtığında,
Dağlarda güneş doğarsa,
Bil ki gözlerim yollarda,
Seni hasretle bekliyorum.

Mustafa Kaynak, 05 Mayıs 2013

Canımı çok yakıyorsun


Eylül çabuk geldi bu sene.
Yazdan kalma sıcak bir gün var.
Akşam güneşi yüzüme vuruyor.
Yerlerde hüzünlü yapraklar,
Yine zamansız geldi sonbahar.

Ayakta öylece duruyorum.
Karanlık yavaşça çöküyor.
Bir şarkı mırıldanıyorum.
Gözlerim hep iskelede,
Saatlerce seni bekliyorum.

Meydanda sokak müziği,
Denizde martı sesleri,
Eski şarkılar eşliğinde,
Yorgun vapurlar bölüyor,
Loş akşam sessizliğini.

Vapurların biri gidiyor.
Biri geri dönüyor.
Dalgalar iskeleyi dövüyor.
Meydanda mahşeri kalabalık,
Önümden insan seli akıyor.

İçlerinde yalnız sen yoksun.
Gözlerim seni arıyor.
Sense hep uzak duruyorsun.
Seni ne çok sevdiğimi,
Belki hiç bilmiyorsun.

Artık bu hasret son bulsun.
Bana bir şeyler söyle.
Aşkıma kalma suskun.
Sessizliğin beni kahrediyor.
Canımı çok yakıyorsun.

Yine efkârlıyım bu gece.
Sensiz zaman geçmiyor.
Söz verdim Eylül’e,
Son vapur gelene dek,
Seni bekleyeceğim iskelede.

Bir asır bile geçse,
Güneş karanlığa gömülse,
Sen hiç gelmesen de,
Kadıköy vapur iskelesinde,
Seni bekleyeceğim her gece.

Mustafa Kaynak, 03 Eylül 2024

Sakarya Destanı (2)


Anadolu’da yazıldı destan,
Her satırında göz yaşı, kan.
Mehmetçik kokuyor toprak,
Kanla sulandı bu aziz vatan.

Eğer bilmek istiyorsan,
Şanlı tarihine bak!
Nice adsız kahraman,
Vatan uğruna kurban.

Tarihe tanık arıyorsan,
Mavi gökyüzüne bak!
Rüzgârla dalgalanan,
İşte sana al bayrak!

Toprağa dökülen kan,
Gözyaşıyla yoğruldu.
Uğruna binlerce aslan,
Genç yaşta şehit oldu.

Sırtına yüklenen yük,
Koca dağdan büyük.
Biz inandık Sakarya,
Seninle kalkar bu yük.

Zafer senin alın yazın.
Güzel günler çok yakın.
Adın tarihe geçecekse,
Altın harflerle yazılsın.

Köpürsün serin suların.
Çılgınca denize aksın.
Tek bir damla suyuna,
Düşman kiri bulaşmasın.

Kan akacaksa aksın!
Varsın su kana bulansın.
Yeter ki nazlı al bayrak,
Göklerde hür dalgalansın.

Kızıl şafak sökerken,
Kara bulutlar dağılıyor,
Ufukta zafer göründü,
Güneş pırıl pırıl parlıyor.

Artık yüzün gülsün Sakarya!
Bugün matem günü değil,
Sevinmek senin de hakkın,
Bu mutlu günü kutlamalısın.

Başını öne eğme sakın!
Zaferinle gurur duymalısın.
Bayrağına kirli el uzatan,
Alçak düşman utansın!

Mustafa Kaynak, 23 Ağustos 2024

Sakarya Destanı (1)


Memleket toz duman.
Adım adım ilerliyor düşman.
Gökyüzü karanlığa gömüldü.
Elden gidiyor güzel vatan.

Haydi ayağa kalk Sakarya!
Kır demir zincirleri.
Parçalansın prangalar.
Haykır dünyaya gür sesini.

Geçit vermesin suların.
Çelikten duvar olsun.
Hırçın atlar gibi şahlansın.
Düşman bozguna uğrasın.

Bu yolda şehit olursak,
Sakın bizim için ağlama!
Biz bu yola baş koyduk.
Ölsek de dönmeyiz asla!

Şimdi sil gözyaşlarını!
Sana yakışmaz ağlamak.
Düşman haline ağlasın.
Bize düşmez yas tutmak.

Yere inerse al bayrak,
Alnımıza kara leke çalınır.
Düşer bin yıllık sancak,
Ne millet ne vatan kalır.

Kirlenir her karış toprak,
Vatan parçalara ayrılır.
Dökülen her damla kan,
Kızıl çamura bulanır.

Gökte beyaz bulutlar,
Kara örtüyle kaplanır.
Her yağmur damlası,
Akan gözyaşına karışır.

Bize ateşten gömlek,
Sana kanlı gözyaşı kalır.
Demirden esaret zinciri,
Boynumuza bağlanır.

Özgürce akmak istersen,
Önünde tek bir yol var.
Sonuna kadar savaşmak,
Sana düşen son karar.

Her gün bin kez ölmektense,
Yiğitçe bir kez ölmek var.
Bu uğurda geri dönmek yok.
Vatan için ölmek var.

Mustafa Kaynak, 23 Ağustos 2024

Acı ve Sevinç


Acıları bal ettim,
Rüzgâra verdim dertlerimi,
Kuru bir yaprak gibi,
Yerlerde sürüklenip gitti.

Sevinçleri zehir ettim,
Yağmura verdim ümitlerimi,
Küçük bir damla su gibi,
Toprakta kaybolup gitti.

Acıları bal ettim,
Güneşe verdim üzüntülerimi,
Kor bir ateş parçası gibi,
Alev alev yanıp gitti.

Sevinçleri zehir ettim,
Yıldızlara verdim hayallerimi,
Kayan bir yıldız gibi,
Karanlıkta kaybolup gitti.

Mustafa Kaynak, 20 Aralık 2015

Masal anlatır gibi


Gözlerinin rengini,
Saçlarının her telini,
O narin bedenini,
Sevsem,
Bana verir misin sevgini?

Bir gül gibi,
İçime çeksem seni,
Mis gibi koklasam tenini,
Sarılsam,
Kucaklar mısın beni?

Bir kelebek gibi,
İncitmeden sevsem seni,
Saatlerce seyretsem güzelliğini,
Ellerimi uzatsam,
Bana verir misin ellerini?

Masal anlatır gibi,
Sana anlatsam içimdekileri,
Seni ne çok sevdiğimi,
Kulaklarına fısıldasam,
Karşılık verir misin benim gibi?

Mustafa Kaynak, 26 Mayıs 2020

Köyler viran olmuş


Ne bir geleni gördüm,
Ne bir soran,
Viran olmuş dostlar,
Bu köyler viran.

Boy boy dikenler,
Tozlu toprak yollar,
Sanki her adımda,
Ayağıma dolanır taşlar.

Herkes gitmiş gurbete,
Kilit vurulmuş evlere,
Konu komşu sessiz,
Evler öksüz, kimsesiz.

Çağırın dostları,
Hâl nice olmuş,
Bağlar, bahçeler viran,
Güller, ağaçlar solmuş.

Tek tek yıkılmış evler,
Hep toprakla dolmuş,
Bacada duman tütmüyor,
Ocakta ateş kül olmuş.

Yıllardır sahipsiz topraklar,
Ekinsiz kaldı tarlalar,
Yağmur küsmüş toprağa,
Ne rahmet ne bereket var.

Yaylada ses seda yok,
Koşmuyor kuzular,
Bahar hazan olmuş,
Uğramaz oldu kuşlar.

Eskiden köyümüz şendi,
Güller açar, bülbüller öterdi,
Köyde tok gezenler,
Şehirlerde aç şimdi.

Köyüne dön desem,
Yüzüme bakıp gülersin,
Her gün şikayet eder,
Yaşamaya devam edersin.

Dedim pîr-i fâni,
Nasıl olsa herkes kaçtı,
Kim kaçarsa kaçsın,
Sen bırakma toprağını.

Mustafa Kaynak, 05 Haziran 2024

Not: Bu şiirimin bazı sözleri doğaçlama halk ozanı Kemal Kurt ağabeyimizden alıntı yapılarak yazılmıştır.

Benden söylemesi (8)


Kimseye üstten bakma!
Biraz tevazu göster.
Her zaman ölçülü ol.
Sınırın belli olsun.

Kibir seni mahveder,
İnsanlıktan çıkarır.
Herkesi küçük görmek,
Seni yerin dibine batırır.

Ey zavallı, sanma sakın!
Küçük dağları sen yarattın.
Koca okyanusta,
Bir damla bile olamazsın.

Sana biçilen elbiseye,
Ancak bir beden sığar.
O beden de kâinatta,
Sadece bir zerre kadar.

Burnunu havaya kaldırma,
Kaf Dağı’na ulaşamazsın.
Bu kadar yüksekten bakma,
Tepe üstüne düşer kalırsın.

Aklını başına al!
Gücüne güvenme sakın.
Bir kere gözden düşmeye gör,
Ne tahtın kalır, ne saltanatın.

Seni son durakta bekleyen,
Sadece bir avuç kara toprak,
Başına dikilince bir mezar taşı,
Sonra fayda etmez ağlamak.

Mustafa Kaynak, 10 Mayıs 2024